İstanbul’da 10 yıllık Taksicilik hayatımda unutamadığım anılarımdan biri, bir gün Eminönü’nü Vapur iskelesinde, birkaç taksi arka arkaya dizilmiş, müşteri bekliyoruz. Vapurdan dünyaca ünlü yazarımız Yaşar KEL’İN indiğini gördüm.
Yanında genç bir çift vardı. Yaşar Kemal, öndeki taksiciye yaklaştı, bir şeyler konuştular ama anlaşamadılar. Arkadaki taksiciye döndü, onunla da anlaşamayınca, bu sefer taksiden vaz geçip otobüs duraklarına yöneldiler. O dönemlerde henüz taksimetre yoktu, Belli ki Yaşar Kemal, istenilen taksi ücretini çok buluyordu.!
Otobüs duraklarında otobüs beklemeye başlayan Yaşar Kemal'e, yakılaştım ve arabadan indim, sayın yazarım, sayın üstadım arabama binme ve müşterim olma şerefini bana bahşeder misiniz deyince güldü. Yanındakilere dönüp bir şeyler söyledi ve arabaya bindiler. Yaşar Kemal, öne bindi genç çift arkaya bindiler.
Üstadım ne tarafa dedim, güldü. Sen beni nereden tanıyorsun, ben kimim söylermisin dedi. Siz Yaşar Kemalsiniz, sizi dünya tanıyor ben nasıl tanımam. Sizin ince mehmet romanınızı okudum, ayrıca o sıralar yer demir gök bakır romanı çok popülerdi, o eseri okumuştum. Bunları söyleyince döndü arkadaki genç çifte fransızca bir şeyler söyledi ve birlikte gülüştüler. Seni tebrik ederim dedi, adın nedir? Adımı söyledim, Aziz bir de taksiciler okumaz derler, bravo sana dedi. İnce mehmet hakkında ki düşüncelerimi sordu, verdiğim yanıtlar Yaşar Kemali, dahada mutlu etmiş, olacak ki dönüp misafirlerine tercüme ediyordu ve çok mutlu oluyordu
Aziz dedi, Fransız misafirlerimi Rumeli Kavağına balık yemeye götüreceğim, Ancak taksiciler çok para istiyor. Sende bizi oldu bittiye getirip taksine bindirdin. Birşey değil cebimizde balıkçıya verecek para kalmayacak diye espiri yaptı.Sayın yazarım ben sizden para pul istemiyorum, ben sizi misafirim olarak kabul ediyorum, paranın sizin şahsiyetinizin yanında ne ehmiyeti var dedim. Konuşmalarımızı, zaman zaman dönüp misafirlerine tercüme ediyor gülüyorlardı
Yolculuğumuz bir saaten fazla sürmüştü.Balık restoranın önüne geldiğimizde, Aziz dedi seni çok sevdim, seni bir taksici değil bir dost kabul ediyoruz, misafirlerimle birlikte seni bizimle yemek yemeye davet ediyoruz, sencede uygunsa tabi dedi. Çok teşekkür ederim dedim. Sizinle aynı masayı payşalmak büyük bir şereftir; ancak çalışmam gerekiyor dedim.
Peki Aziz dedi, borcumuz nedir? Borcunuz yok, sayın yazarım dedim. Siz benim misafirim oldunuz, para falan istemiyorum dedimsede olmaz öyle şey dedi. Zorla çıkardı koltuğun üzerine bir miktar para bıraktı. Bir eliyle elimi sıkarken diğer eliylede sırtımı sıvazlıyordu. Aziz çok memnun ve mutlu olduğumuzu bilmeni isteriz dedi. Misafirleriyle de tokalaşarak vedalaşıp müşteri aramaya koyulurken, kendi kendime işte taksiciliğinde böyle güzel yönleri var dedim.
Not: Koltuğun üzerine zorla bıraktığı taksi ücreti de neredeyse tarifenin 1.5 katıydı.
O gün yüksek moralle çok iyi bir hasılat yapmıştım ve hiç unutamadığım bir gün yaşamıştım...